Prof. Dr. Kazım Uysal Aile Seminerlerinde Konuştu

Rektörümüz Prof. Dr. Kâzım Uysal, Kütahya Müftülüğü ve Kütahya Dumlupınar Üniversitesi iş birliği ile düzenlenen ‘Pandemi Sürecinde Aile Eğitimleri’ programında Kütahya İl Müftüsü Hüseyin Demirtaş’ın konuğu oldu.

Prof. Dr. Kâzım Uysal, Ümidi Kaybetmemek: Hastalıklardan, Yaşanan Kayıplardan Sonra Hayata Küsmemek, Yas Sürecini Yönetebilmek konulu seminerde konuşmacı olarak yer aldı.

Video konferans yoluyla gerçekleştirilen etkinlikte Prof. Dr. Kâzım Uysal, şunları söyledi:

Bu salgın döneminde insanlar, toplumlar milletler aciz kaldı. Ciddi maddi ve manevi kayıplar oldu insanların psikolojisi bozuldu ve ümidi kırıldı. Hâlbuki ümidi kaybetmemek ve hayata olumlu bakmak insanın beden ve ruh sağlığı için çok önemlidir. Konuyu iki alt başlıkta inceleyelim. Birincisi, ümidi kaybetmemenin ve ümitle yaşamanın önemi ve metodu; İkincisi, yaşanan bunca hastalıklardan, kayıplardan sonra hayata küsmemenin, yas sürecini yönetebilmenin metodu.

Sevgili misafirler. İnsanları canlandıran, canlı ve diri tutan emeldir, yani ümittir. İnsanları hasta eden ve öldüren ise yeistir yani ümitsizliktir. Bu husus tıbben ve biyolojik olarak da böyledir; Dinen de böyledir.

Bilindiği gibi tıbben hastanın morali yani ümidini kaybetmemesi ilaçlar kadar bazen ilaçlardan daha önemlidir. Bundan dolayı ağır hastalarda mesela kanser hastalarında moralin yüksek tutulması ümidin kesilmemesi tedavide önemli bir husustur. Bazı ağır ruh ve beden hastalıklarında plasebo, yani psikolojik destek için kullanılan etken madde ihtiva etmeyen ilaç, kullanılmasının sebebi de budur. Yani hastanın ümidini kaybetmemesi ve moralinin yüksek tutulması içindir. Neden? Çünkü duygu ve düşünceler vücut kimyasını etkiler, olumlu veya olumsuz yönde değiştirir.

ÜMİDİN ETKİSİNİ YADSIMAMAK GEREKİR

Bir kişi ümidini kaybeder, hasta olduğunu düşünürse belli bir süre sonra gerçekten hasta olur. Hasta bir kişi de ümidini kaybetmez ve iyi duyguları beslerse de iyileşebilir. İyileşme ihtimali artar. Örneğin dört-beş kişi sağlıklı birine bilinçli olarak ‘Bugün hastasın galiba, benzin solmuş, kötü görünüyorsun’ gibi kötümser sözler söylese, emin olun büyük ihtimalle o kişiyi bir ay sonra hasta edip hastaneye gönderebilirler. Tabii ki bunun tersi de mümkündür. Hasta adama da iyi sözler söylemek, ümit vermek de hastalığı hafifletir ve iyileşmede katkısı olur. Genelde iyi adama ‘Fenasın’ desen fenalaşır, fena bir adama da ‘iyisin’ desen iyileşir. Bundan dolayı ümidi kesmemek ve kötümser olmamak hayat felsefemiz olmalıdır. İyimserlikle, ümitle en kötü hastalıklar, hatta kanserler de yenilebilir.

Biyolojide yalancı gebelik denen bir hadise var. Mesela bir dişi hayvan, mesela dişi kedi veya dişi köpek, erkekle hiç çiftleşmemiş. Gerçekte gebe kalma durumu imkânsız. Ancak bakın ne oluyor. Dişinin gebe kalmayı istemesi, ümit etmesi beyni etkiliyor. Duygu ve düşüncelerin yoğunluğundan dolayı beyin gebe kalınmış gibi gebelik hormonları üretmeye başlıyor. Tüm metabolizma gebe kalmış gibi değişiyor. Gebelik hormonları olan östrojen ve progesteron üretiliyor, karın şişiyor. Evet, canlı gebeymiş gibi karın şişiyor!  Bu süreç beyin yanıltıldığını anlayıncaya kadar devam ediyor. Beyin yanıltıldığını anlayınca eski haline dönüyor ve gebelik sonlandırılıyor. Ne oldu? Duygu ve düşünceler beyni ve vücudu etkiledi ve yalancı gebelik denen bir durum meydana geldi.

“SAĞLIKLI OLMANIN YOLU İYİMSERLİKTEN GEÇİYOR”

Duygu ve düşünceler sizin vücut kimyanızı etkilediği ve sizi değiştirdiği gibi başkasına da etki eder ve değiştirir. İnsan sinir sisteminde ayna nöronlar var. Başkasının duygu ve düşüncelerini algılıyor. Yani siz birisi hakkında ne düşünüyorsanız genelde o da sizin hakkınızda aynı duygu ve düşüncelerde oluyor. Sizin duygu ve düşünceleriniz başkasına sirayet ediyor.

Bundan dolayı kendimizin sağlıklı olmasını istiyorsak iyimser olacağız, ümidimizi kaybetmeyeceğiz. Eşimizin, çocuğumuzun, arkadaşımızın iyi olmasını sağlıklı olmasını istiyorsak da onlara karşı iyimser olacağız ve iyi sözler sarf edeceğiz. Mesela eşler. Eşinin iyi olmasını istiyorsan iyi olacaksın, iyi sözler sarf edeceksin. Sevilmek istiyorsan seveceksin. Saygı görmek istiyorsan saygı göstereceksin. Çocuğun iyi olmasını istiyorsan iyi ve olumlu sözler söyleyeceksin. Hangi vasıfların öne çıkmasını istiyorsan öyle hitap edeceksin. Yoksa ‘Senden adam/kadın olmaz’ gibi sözler sarf etmekle gerçekten iyiyi de bozarsın, kötü yaparsın. Bu özellikle eğitimciler için de önemli bir yöntemdir.

Bakın bu husus Allah’la aramızda da geçerlidir. ‘Kulum beni nasıl tanırsa, onunla öyle muamele ederim’ hadis-i kutsisi bizim için çok manidardır. Kul, O’nu merhametli bilir, affını ümit ederse muhtemeldir ki af edilir. Ancak O’nun merhametine itikadı yoksa affından ümidi yoksa muhtemeldir ki zannı üzere muamele görecektir.  

Kötümserlik ve ümitsizlik kişiyi hasta edip bitirdiği gibi toplumu ve milletleri de hasta eder ve bitirir. Kötümserlik salgın hastalık gibidir. Kişiden kişiye bulaşır ve bir toplumu hasta eder. Bir toplumda en tehlikeli salgın hastalık kötümserliktir. Bizden adam olmaz, bu millet iflah olmaz gibi söylemler, milleti tahkir edici sözler bu millete yapılabilecek en büyük ihanettir. Mesela istediği partiye oy vermeyen, istediği kişiyi sevmeyen halkımıza her gün hakaretler yapan, küçümseyen köşe yazarlarını görüyoruz. Bunlar milletimize iyilik değil, kötülük ediyorlar. Kötümser insanlar, milletimize hakaret eden insanlar millet bünyesindeki ur veya kanser gibidirler. Koca bir milleti hasta ederler, öldürürler. Bu sebepten özellikle iktidara muhalefet eden kişi veya partiler dilini düzeltmelidirler. Hiç olmazsa iyiye iyi, kötüye kötü deme erdemini gösterebilmelidirler. İyi ve güzeli hiç görmeyip hep olumsuzlukları nazara vermekle milletimize en büyük kötülüğü yaptıklarını bilmelidirler.

“OLUMSUZLUKLARDAN SONRA HAYATA NASIL OLUMLU BAKACAĞIZ?”

Sevgili misafirler, cesaretin ve iyimserliğin kaynağı imandır, yani Allah’ı tanımaktır. Korkaklığın ve kötümserliğin kaynağı da Allah’ı yeterince tanımamaktır veya inkârdır. İçinde yaşadığımız sistemi idare edenden, dünya ve diğer gök cisimlerini acayip hızlarda döndüren bir yaratıcıdan ümit kesilir mi? Bizi var eden, anne karnında mükemmel besleyen bir yaratıcıdan ümit kesilir mi? Akılsız ve şuursuz mahlûkatı bize hizmet ettiren bir Allah’tan ümit kesilir mi? Dünyayı bize binek yapan ve şu feza âleminde seyahat ettiren bir yaratıcıdan ümit kesilir mi? Bizi eşref-i mahlûk olarak yaratan ve kendisine muhatap eden bir zattan ümit kesilir mi?

Sevgili misafirler hastalık ve musibetlerin çok hikmetleri var.

Hastalık olmasa sıhhatin kıymeti bilinmez. Hastalıklar ve musibetlerin bir hikmeti de elimizde olan nimetlerin kıymetini anlatmak içindir. Mesela korona pandemisi olmasaydı dostlarla görüşmenin, sarılmanın, tokalaşmanın ve gezmenin ne kadar önemli bir nimet olduğunu bu kadar anlayabilir miydik?

Hastalık ve musibetler insan için bir kamçıdır, insanı dergâha sevk eder. Annesinden tokat yiyen bir çocuğun yine annesinin sinesine sığındığı gibidir. Hastalık ve musibetler insanoğluna acizliğini ve zayıflığını anlatır. Bunu anlayan da daha çok Allah’ı düşünür. Rabbimizin kudretini daha iyi anlar.

Hastalık ve musibetler insanoğlunu terakki ettirir. Hastalık olmasa tıp ilmi, deprem olmasa inşaat teknolojisi bu kadar gelişebilir miydi? Hastalık ve musibetler günahları temizler, insanı manevi olarak arındırır. Hastalık ve musibetlerin bilemediğimiz daha çok hikmetleri vardır.

Sevgili misafirler ölüm hayatın en değişmez gerçeğidir. Bizim için ölüm, bu dünya hayatının sonlanması ve ahiret hayatının başlamasıdır. Yokluk ve ebedi ayrılık değildir. İnsanoğlu ölümün mahiyetini bu manada bilmeden hayatla nasıl barışık olacak? Ölümü yokluk ve ebedi ayrılık olarak bilen birisi hayatla nasıl barışacak? Bizi yoktan var eden, anne karnında karanlık bir yerde şekillendiren ve bu dünyaya gönderen Allah, öldürür ve tekrar diriltebilir. Öldürüp diriltme O’nun kudretine ve ilmine zor gelmez. Madem vaat etmiş, madem O’nun kudret ve ilmine göre vaat ettiği şeyler çok kolaydır. Zaten vaat ettiği fiillerin milyonlarca benzerlerini gözümüzün önünde yapıyor.

O halde ölenlerimizin daha iyi bir âleme gittiği ile ilgili şüphe etmemek lazım. Ölen yakınlarımız bizden ayrıldılar, sevdiklerine kavuştular. Orada bizi bekliyorlar ve biz de oraya gideceğiz. Ben tüm hasta kardeşlerimize şifalar, vefat etmiş tüm insanlara da rahmet diliyorum. Yakınları vefat eden dinleyicilerimize de sabırlar niyaz ediyorum.

Haberi Paylaş

Basın Yayın Halkla İlişkiler - 07 Şubat 2021, Pazar / 1491 defa okundu.

Etiketler : dpü, kütahya,

Bu Kategorideki Diğer Haberler