DPÜ’de Çanakkale Ruhu: Bugün Konferansı
DPÜ Fen Edebiyat Fakültesi, Prof. Dr. Rahmi Kasımoğulları ve Dr. Öğr. Üyesi Kevser Değirmenci’nin konuşmacı olarak katıldığı Çanakkale Ruhu: Bugün başlıklı konferansa ev sahipliği yaptı.
DPÜ'de Çanakkale Ruhu: Bugün başlıklı konferans düzenlendi.
Fen Edebiyat Fakültemizin Germiyanoğlu Yakup Bey Salonu'nda gerçekleştirilen konferansa Rektörümüz Prof. Dr. Kâzım Uysal, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Rahmi Kasımoğulları, konuşmacı öğretim üyemiz Dr. Öğr. Üyesi Kevser Değirmenci'nin yanı sıra çok sayıda akademik ve idari personellerimiz ile öğrencilerimiz katıldı.
"ÇANAKKALE BİR VAR OLMA MÜCADELESİDİR"
Prof. Dr. Kâzım Uysal, Çanakkale şehitlerini rahmetle ve minnetle anarak başladığı konuşmasında etkinlikte emeği geçen herkese teşekkürlerini sunarak düşüncelerini şöyle dile getirdi:
Değerli katılımcılar, 18 Mart Şehitler Günü münasebeti ile Çanakkale Ruhu: Bugün etkinliğini düzenleyen ve şu an bizi dinleyen herkesi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Çanakkale Savaşı'nın başlamasının 107. yıl dönümünde tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Bu vatanda yaşamamızın sebebi, aziz şehitlerimizdir. Bundan dolayı bizim yaptığımız her şeyden, her sevaptan onlar da hissedardır. Bundan dolayı makamları büyüktür ve yetişilmez. Onlar canlarını ortaya koymasaydı bugün bizim canımız da olmazdı. Aziz milletimizin en önemli hasleti budur. ‘Ölürsem şehit, kalırsam gaziyim’ der ve ölümün yüzüne gülerek bakar. Eşsiz cesareti ve kahramanlığı bu duygudan gelir. Biz, aslında Çanakkale Savaşını iman gücüyle kazandık. Hem sayıca hem de teçhizatça bizden çok üstün olan milletleri bu duygu ile yendik.
Prof. Dr. Uysal, sözlerini "Şu an peygamberi yanında olan tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, herkesi sevgi ve saygıyla selamlıyorum" diyerek tamamaldı ve sözü konuşmacılara devretti.
"ŞEHİTLERİMİZ BİR MİLLETİN KADERİNİ DEĞİŞTİRDİ"
Konferansta ilk sözü alan Prof. Dr. Rahmi Kasımoğulları, konuşmasına "Bugün burada, tarihin en görkemli zaferlerinden birisi olan Çanakkale Zaferi'nin 107. yıl dönümü münasebetiyle, dönemin en teknolojik orduları karşısında; imanın, azmin, fedakârlığın zaferine şahitlik etmiş ve şehitler vermiş aziz ecdadımızı anmak, tanımak ve Çanakkale ruhunu bir nebze hissetmek üzere toplanmış bulunmanın onurunu yaşıyoruz" diyerek başladı ve şunları söyledi:
Çanakkale’de milletimizin, binlerce evladı mukaddes vatan toprakları için, gözünü kırpmadan canlarını seve seve vererek şehit oldu. Bir milletin kaderini değiştiren, vatanımızı ve istiklâlimizi, sarsılmaz imanları ve eşsiz cesaretlerine borçlu olduğumuz, aziz şehitlerimiz, o gün orada dünyada eşi benzeri olmayan bir destan yazdı. İşte Çanakkale ruhu denilen bir ruh orada şahlandı.
"ÖĞRENCİLERİMİZ ÇANAKKALE'Yİ MUTLAKA ZİYARET ETMELİ"
Siz kıymetli öğrencilerimiz ve geleceğimizin teminatı olan genç nesil, size naçizane bir tavsiyede bulunmak isterim. İlk fırsatta Çanakkale Şehitliği'ni mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Oraya gittiğinizde; Bağdat’tan Halep’ten, Bakü’den, Üsküp’ten, Kars’tan, Edirne’den, Kosova’dan, Diyarbakır’dan, Ankara’dan ve yurdun her köşesinden vatan evlatlarının orda omuz omuza savaşıp koyun koyuna yattığına şahitlik edeceksiniz. Üstüne bastığınız ve vatan dediğimiz bu toprağa bakışınız değişecek.
İşte o zaman “Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” ifadesi iç âleminizde bir anlam bulacak. Çanakkale Zaferi'ni bize yaşatan ve bu mücadeleye iştirak eden Kahraman Mehmetçiğimizi, onu her şeyiyle destekleyen aziz Türk Milletini ve vatanları uğruna hayatlarını feda eden bütün şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve şükranla anıyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
"NUSRET, TÜRK ASKERİNİN EN ZOR ZAMANDA NELER YAPABİLECEĞİNİ GÖSTERMİŞTİR"
Dr. Öğr. Üyesi Kevser Değirmenci, Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı'na katılması sürecinden, Çanakkale cephesinin açılmasına ve Çanakkale Deniz Savaşları'na değinerek başladığı konuşmasında şunları söyledi:
Bir gece önce Nusret mayın gemisiyle Boğaz'a mayın döşeyen Osmanlı askeri, yaklaşık 7 saat süren bu bombardımana metanetle karşı koymuştur. İngiliz ve Fransız savaş gemileri uzun menzilli toplarıyla tabyaları dağıttığını düşünerek Türk toplarının ateş menziline girdikten sonra neye uğradığını şaşırmışlardır. Türk askerinin en zor şartlarda bile neler yapabileceğinin mucizevi bir örneğine şahit olmuşlardır.
Tarihe zafer olarak kaydedilen 18 Mart Boğaz Muharebesi hakkında bir İngiliz General, 'Pek uygun başlamış olan gün, bu meçhul mayın hattının olağanüstü ve ortalığı kırıp geçiren başarısı yüzünden, tam bir başarısızlıkla sona erdi. Bu yirmi mayının seferin talihi üzerindeki etkisi ölçülemez' demiştir. Bu başarı, Nusret Mayın Gemisinin döktüğü mayınlardan başka bir o kadar Türk topçusunun da (Seyyid Onbaşı) insanüstü çabasının bir sonucuydu.
"SAVAŞIN KADERİNİ MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN EMRİ DEĞİŞTİRMİŞTİR"
Deniz savaşlarından sonra sözü Çanakkale Kara Savaşları'na getiren Dr. Öğr. Üyesi Değirmenci, İngilizlerin karaya çıktıkları noktadan ötesine geçemediklerine değinerek şunları söyledi:
Yaklaşık 8 aylık Çanakkale Savaşları'nda Türk askeri, cesur, akıllı ve atak bir komutanın idaresinde neler yapmaya gücünün yeteceğini göstermiştir. Bilhassa Anafartalar Savaşı’nda Yarbay olan Mustafa Kemal Bey’in askere 'taarruz değil ölmeyi emretmesi' savaşın kaderini etkilemiştir. Churcill’in anılarında 'kaderin adamı' olarak tanımladığı Mustafa Kemal, Conkbayırı ve Kocaçimen’de ilerleyen Anzak kolordusunu geri çekilmeye zorlayarak istila edilen noktaları kurtarmıştır. 19. tümen ve 57. alayı merkezden emir beklemeden kendi inisiyatifi ile cepheye süren Mustafa Kemal, Çanakkale Cephesi’nin düşmesini engellemiştir ve Boğazları kurtarmıştır.
Değirmenci, sözlerini "Vatan uğrunda sonsuzluğa erişen ve Çanakkale Zaferinin onurunu bizlere bahşeden tüm gazi ve şehitlerimizin, Çanakkale’yi Türk’ün İstiklal mücadelesine önsöz yapan ve varlığını Türk varlığına armağan eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz hatırası önünde bir kez daha en derin saygılarımızla eğiliyoruz. Ruhları şad olsun, huzur içinde uyusunlar" ifadeleriyle tamamladı.