DPÜ’de Atatürk’ü Yeniden Düşünmek Paneli

Kütahya Dumlupınar Üniversitesinin Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma Merkezi ile Tarih Araştırmaları Merkezi ortaklığında 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü nedeniyle ’Vefatının 82. Yılında Atatürk’ü Yeniden Düşünmek’ başlıklı bir paneli düzenlendi.

DPÜ’nün iki araştırma merkezi tarafından 'Vefatının 82. Yılında Atatürk'ü Yeniden Düşünmek' paneli düzenlendi.

Video konferans yoluyla düzenlenen ve moderatörlüğünü DPÜ Tarih Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Arif Kolay'ın yaptığı panelde DPÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Esra Sarıkoyuncu Değerli ile DPÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ümmügülsüm Polat da konuşmacı olarak yer aldı.

Panelin açılış konuşmasını yapan Doç. Dr. Arif Kolay, Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82. yılında saygı ve minnetle andığını belirtti ve geride kalan yüzyılın hem askeri hem de siyasi anlamda en büyük dehalarından biri olarak nitelendirdiği Mustafa Kemal Atatürk’ün aradan geçen 82 yıla karşın dünyanın dört bir yanında aynı özlemle ve sevgiyle anıldığı kaydetti.

Doç. Dr. Kolay’ın ardından panelde ilk sözü alan Prof. Dr. Esra Sarıkoyuncu Değerli, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anarak başladığı konuşmasında, Atatürk’ün Türk tarihinin yetiştirdiği en yetkin devlet adamlarından biri olduğunu ifade etti. Birleşmiş Milletler'e bağlı UNESCO’nun 1981 yılını Atatürk Yılı olarak ilan ettiğini hatırlatan Prof. Dr. Değerli, BM'nin bugüne kadar başka bir lidere adadığı bir yıl olmadığını belirtti. 

“ATATÜRK BARIŞIN SEMBOLÜDÜR”

Atatürk’ün dünya kamuoyunun gündemine gelişinin Çanakkale Savaşlarına kadar uzandığını kaydeden ve o dönem görev yapan devlet adamlarının açıklamalarından örnekler veren Değerli, Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Atatürk’ün askeri alanda olduğu kadar politikada da başarısına dikkat çekerek şunları söyledi:

Mustafa Kemal Atatürk, ülkesi için diğer devletlerle iyi ilişkiler kurmayı ilke edinmiş ve Lozan’la yetinmeyip Rusya, Bulgaristan, Fransa, Birleşik Krallık, Irak, İtalya ve Yunanistan’la dostluk anlaşmaları imzalamış bir önderdir. Gücünü milletinden alan ve hayalperest maceralarla ülkesini tehlikeye atmayan Atatürk, savaş meydanında mağlup ettiği Trikupis’in kendisine sunduğu kılıcını Yunan komutanın onuru sayarak kabul etmemesiyle, bu toprakları işgal için gelen ancak bugün Mehmetçikle koyun koyuna yatan Anzak askerlerinin annelerine ‘Onlar artık bizim evlatlarımız olmuşlardır’ mesajı göndermesiyle tüm dünyada barışın sembolü olmuş bir lider konumdadır. 

10 Kasım 1938 tarihinde gelen ölüm haberi hem Türkiye’de hem de dünyada şok etkisi yaratırken Türk büyükelçilikleri günlerce ziyaretçi ve telgraf yağmuruna tutulmuştur. 
Dünya, Mustafa Kemal Atatürk'ü bütün yönleriyle anlamıştır. Ancak Atatürk, kendi milleti tarafından tam olarak idrak edilememiştir. Onun cumhuriyet ve laikliğe dair görüşleri en az bilinen ve en çok tartışılan konulardır. Atatürk'ün dinsiz, laikliğin dinsizlik olduğu algısı toplumumuzda azımsanmayacak düzeyde kabul görmektedir.

Atatürk'ün din ve inanç hayatına ilişkin sözlerinden örnekler veren ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Diyanet İşleri Başkanlığının kurucusu, Kur’an-ı Kerim ve hadislerin tercüme ettiricisi olduğunu anımsatan Prof. Dr. Esra Sarıkoyuncu Değerli, sözlerini “Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82. yılında saygı ve minnetle anıyor saygılarımı sunuyorum” dierek tamamladı.

"TÜRKİYE, 'YURTTA SULH CİHANDA SULH' İLKESİNİ ÇOK İYİ UYGULADI" 

Panelde söz alan ve sözlerine Mustafa Kemal Atatürk’ü anarak başlayan Doç. Dr. Ümmügülsüm Polat, Atatürk Döneminde Türk Dış Politikası başlıklı sunumunda ülkelerin yalnız yaşamadıklarını ve dünyanın her yerinde ülkelerin dış politika eksenli bir yol haritası ile ilerlediğini belirterek şunları söyledi:

Liderler dış politikada önemli roller üstleniyor. Türkiye de konumu gereği dış politikasını liderler üzerinden kuran ülkelerden biri. Mustafa Kemal Atatürk, 19. yüzyılın ilk yıllarında o dönem tüm dünyada en iyi eğitimi veren okul türlerinden olan askeri okullarda eğitim aldı ve aldığı eğitim içinde ülkenin sıkıntılarını açık şekilde görebildi. Burada eğitim alan ve daha sonra cumhuriyetin kurucu kadrosunu oluşturan öğrencilerin o dönem öğrendikleri, cumhuriyet yönetiminin zihninde bir arka plan oluşturdu. 

Hem Türkiye'de hem de Suriye ve Irak gibi ülkelerde aynı dönemde iş başına gelen kişiler yine askeri okul kökenliydi. Ama onlar manda yönetimi altında ülkelerini yönetirken Türkiye bağımsız bir ülke olarak kalmayı başardı. Bunda ülkelerin özel koşulları kadar liderlik profili de öne çıkan bir etken. 

Türkiye dış politikada 'Yurtta sulh, cihanda sulh' politikasını uzun yıllar boyunca iyi şekilde uyguladı. Bu dış politika ilkesi 15 yıl önce hasım olunan İngiltere Kralı'nın, 1936'da dost ülkenin devlet başkanı olarak ağırlanmasını sağladı. 

Doç. Dr. Polat sözlerini Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna katkı sunan tüm devlet adamlarına ve askerlere Allah'tan rahmet dileyerek tamamladı.

"İKİ ARAŞTIRMA MERKEZİNİN İŞ BİRLİĞİ BİZİ MEMNUN ETTİ"

Konuşmacılara teşekkür eden Doç. Dr. Arif Kolay son sözü rektör yardımcımız Prof. Dr. Hasan Göçmez'e verdi.

Panel, Prof. Dr. Hasan Göçmez'in "Tüm konuşmacılara teşekkür ederim. Hem bilgilerimizi tazeledik ve hem de yeni bilgiler ekledik. Umarım daha çok etkinlik yaparız. İki araştırma merkezimizin bu etkinliğin hazırlanmasına katkı sunması beni mutlu etti. Bir teşekkürü de bu etkinliği takip eden arkadaşlarımıza sunmak istiyorum. Umarım çok kısa süre içinde yüz yüze etkinliklerde bir arada olmak nasip olur. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 82. yılında kendisini saygıyla anıyor tüm konuşmacı ve katılımcılara teşekkürlerimi sunuyorum" ifadeleri ile tamamlandı.

Haberi Paylaş

Basın Yayın Halkla İlişkiler - 10 Kasım 2020, Salı / 1359 defa okundu.

Etiketler : dpü, kütahya, dpü hisarcık meslek yüksekokulu, 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü,

Bu Kategorideki Diğer Haberler