Sosyal Medya ve Siyaset

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Saadet ORUÇ, Kütahya Gazeteciler Cemiyeti ve Üniversitemiz işbirliği ile düzenlenen, ‘Sosyal Medya ve Siyaset’ konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı.

ORUÇ, konferans öncesinde Rektörümüz Prof. Dr. Remzi GÖREN’ i ziyaret etti. Dumlupınar Üniversitesinin tarihi ve öğrenci yapısı hakkında ORUÇ’ a bilgiler veren Rektörümüz Rektör GÖREN, “Üniversitemizde gerçekten çok kaliteli ve nitelikli etkinlikler gerçekleştiriyoruz. Türkiye’ye model olacak projeler yaptık. Üniversitemiz aktif ve dinamik bir yapıya sahip” dedi. Kütahya’nın kültürel ve tanıtım anlamında çok önemli bir kent olduğunu vurgulayan ORUÇ ise, “Kütahya’ya ilk defa geliyorum ve gerçekten çok değerli bir yapıya sahip diye konuştu.

Ziyaretin ardından konferans salonuna geçen ORUÇ, sunumu gerçekleştirdi. Sosyal medyanın teyit etme gereksinimini duymayan, objektif, tarafsızlık gibi bir derdinin olmadığını dile getiren ORUÇ, şöyle konuştu: “Sosyal medya, feyk videolar, sahte profiller gibi tartışmalı bir tablo. Herkes orada kendi medyasını oluşturuyor. Normalde insanlarla yüz yüze gelme konusu varken sosyal medyada, örneğin bir twitter'da, twit attığınızda, takip eden kişi sizinle bir yüz yüze görüşme yerine o anki düşüncenizi öğrenirken aynı zamanda kitlesel olarak da bir mesaj vermiş oluyorsunuz. Aslında sosyal medya ve siyaset deyince Arap baharı sürecini bir yere koymak gerekiyor. Sosyal ağlar aracılığıyla herkes mikro düzlemde bir medya kurarken Arap baharında etkili bir süreç olduğunu görüyoruz. Dijital kavramların gelecekteki davranışlarımızı belirleyecek olmasından bahsediliyor. Bir layklamaktan, twit’lemekten bahsediyoruz. Herkesin dilinde bir dijital terminoloji var. Ama daha da önemlisi akıllı telefonların hayatımızın her alanını kontrol altına almaya başlamasıyla, yapay zeka tartışmalarıyla birlikte belki önümüzdeki 10 yılda ‘dijital diktatörlük’ diye bir kavramdan bahsedeceğiz. Dijitalleşmeye geçtikçe kağıda basılı gazeteler yerini internet haberciliğine mi bırakacak? Bir süreliğine belki evet. Ama bence geleneksele dönüş olacak.”

Sosyal medya veya medyanın yaşanılan Arap baharında oldukça etkili olduğunu kaydeden ORUÇ, şöyle devam etti:  “15 Temmuz darbe girişimine giden süreçte, aslında ondan önce Gezi olaylarından başlamak lazım. Dünyada değişik bir trend yaşandı. Arap ülkelerinde, batıda birileri kendi doğusundaki belirli kavramları, demokratikleşme, insan hakları ya da yönetimsel gibi kavramları karar verebilme yeteneğinin olduğunu düşünüyor ve iki süper gücün veya başka bir şeyin çatışmasında bir doğu toprak parçası oranın sahnesi haline gelebiliyor. Tunus’taki, Mısır’daki halk hareketlerinin geldiği ya da getirildiği noktada batının orada bir kuvvet sahibi olduğunu görmek gerekiyor. Türkiye’yi çok rahat kontrol ettiklerini, kaderini değiştireceklerini zannettiler. Örneğin Mısır’da devlet başkanı seçilmiş Mursi’yi devirip yerine Sisi gibi bir diktatörü getirdikleri, o toprakları etki altına aldıkları gibi Türkiye’yi de kontrol altına alabileceklerini zannettiler.”

Sosyal medyanın Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN hakkında algı operasyonlarının oluşturulmasında etkin bir şekilde kullanıldığını da ifade eden ORUÇ, “Burada, özellikle Cumhurbaşkanıyla ilgili 2011-2012 yılından itibaren bir algı operasyonuna başladı ve sosyal medyayı çok aktif olarak kullanmaya çalıştıklarını gördük. Özellikle Türkiye’nin maruz kaldığı önce Gezi olayları ardından 17-25 Aralık harekatı, MİT tırları ihaneti gibi süreci ve ardından 15 Temmuz’da sosyal medyayı, medyayı ve uluslararası basın yayın kuruluşlarını araç olarak kullanma çabasını gördük. Bizim sosyal medya kullanıcılarımızın, medyadaki reflekslerimizin buna engel olmaya çalıştığını ya da buna bir set koyma çabasının olduğunu ama bunda yetersiz kalındığını söylemek gerekiyor. Sosyal medya ve siyaset dendiği zaman, uluslararası medyada özellikle ülkemizle, cumhurbaşkanımızla ilgili yapılan algı operasyonlarına da dikkat çekmek gerekiyor.” diye konuştu.

Sosyal medya ve medyanın, 15 Temmuza giden süreçte de etkili olduğunu aktaran ORUÇ, “En son 15 Temmuz darbe girişimine gelindiği zamanda, 15 Temmuza giden süreçte, özellikle FETÖ’ cü, PKK yanlısı, DEAŞ gibi bir takım terör örgütü yanlısı medya kuruluşlarının ulusal ve uluslararası düzeyde darbeye giden taşların döşenmesine yardımcı olduklarını gördük. MİT tırları haberini, darbeye giden süreçte ortamı hazırlama olayıdır. O bir gazetecilik değil, dolayısıyla Can DÜNDAR’ ın, gazetecilik, basın özgürlüğü falan gibi başlıklar altında ele alınması bir kere gazetecilere hakaret olur. Yani Can DÜNDAR’ ın yaptığı o MİT tırları haberinin o başlığı gazetecilik değil, aslında darbeye giden süreçte bir köşe taşı döşeme faaliyeti oldu.” ifadelerini kullandı.

Konferans sonunda Rektörümüz Prof. Dr. Remzi GÖREN, ORUÇ’ a hediye takdim etti.

Konferans, ORUÇ’ un katılımcılar için kitabını imzalamasıyla sona erdi.

Haberi Paylaş

Basın Yayın Halkla İlişkiler - 22 Şubat 2018, Perşembe / 2598 defa okundu.

Etiketler : dpü, kütahya,

Bu Kategorideki Diğer Haberler