DPÜ’de Mimari Eserlerin Yaşatılması: Çinili Cami Örneği Konferansı
Kütahya Dumlupınar Üniversitesinde Gebze Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ferit Çakır’ın konuşmacı olarak katıldığı Mimari Eserlerin Yaşatılması: Çinili Cami Örneği başlıklı konferans düzenlendi.
DPÜ’de Mimari Eserlerin Yaşatılması: Çinili Cami Örneği Konferansı gerçekleştirildi.
Germiyanoğlu Yakup Bey Konferans Salonu’nda Müzeler Koordinatörlüğümüz tarafından düzenlenen ve Gebze Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ferit Çakır’ın konuşmacı olduğu etkinliğe, Rektörümüz Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Mustafa Arif Özgür, dekanlarımız, müdürlerimiz, Çinili Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı İbrahim Güneş, akademik ve idari personelimiz ve öğrencilerimiz katıldı.
REKTÖR KIZILTOPRAK: ÇİNİLİ CAMİ SONSUZA KADAR YAŞASIN İSTİYORUZ
Konferansın açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, katılımcılara şöyle hitap etti:
Değerli protokol, kıymetli hocalarım, sevgili öğrencilerim, Tarihi Eserlerin Yaşatılması: Çinili Cami Örneği konulu konferansımıza hepiniz hoş geldiniz. Ahmet Yakupoğlu, Kütahya’ya büyük hizmetlerde bulunan bir sanatçıdır. Mülkünü de Kütahya’nın hizmetine vakfetti. Kendisi büyük bir değerdir. Mahalle sakinlerine sorsak onların Ahmet abisidir, sanatçılara sorsak suların ressamıdır. Ahmet Yakupoğlu’nun hayatındaki dönüm noktası Prof. Dr. Süheyl Ünver ile tanışmasıdır. 1941 yılı baharında Vahit Paşa Kütüphanesi’nde tanışmışlardır. Bugüne kadar uzanan bir hayır yolculuğu başlamıştır.
Ahmet Yakupoğlu, bu kente sanatsal yapılar armağan etmiştir. Çinili Cami de bunlardan biridir. Çinili Cami özgün bir yapıdır. Çinili Cami’yi her şeyiyle yaşatmak bizim boynumuzun borcudur. Bugün gözbebeğimiz olan Ayasofya 1500 yıldır yaşayan bir ibadethane. Biz istiyoruz ki Çinili Camimiz de sonsuza kadar yaşasın. Bugünkü Ayasofya dört defa yıkıldı ve yeniden yapıldı. Bir yeni yıkılmayı önleyen, Ayasofya’yı bugüne ulaştıran kişi Mimar Sinan’dır. Onun zamanında yaptığı müdahaleler sayesinde, bugün Ayasofyamız var. Ne mutlu ki bizlere, bugün yeni Mimar Sinanlar yetiştirdik. Konuğumuz olan Ferit Çakır hocamız da Mimar Sinan’ın yolundan giden bir kardeşimizdir.
PROF. DR. ÇAKIR: KADINLAR MAHFİLİNİN EKLENMESİ YAPININ EĞİM SÜRECİNİ BAŞLATTI
Konuşmasına Rektörümüze teşekkür ederek ve katılımcıları selamlayarak başlayan Prof. Dr. Ferit Çakır sunumunda şu ifadeleri kullandı:
Öncelikle Ahmet Yakupoğlu yaşamı boyunca iki bine yakın eser bırakmıştır. Tabii ki en kıymetlisi Çinili Cami. Kendi elleriyle çinilerini yapmış, kendi nefesiyle çalışmış, ruhunu verdiği bir çalışma. Çinili Cami yamacın üst kısmında, Ahmet Yakupoğlu’nun evinin üstüne konumlanmış durumda. Alt tarafında ise Ahmet Yakupoğlu Müzesi var. Çinili Cami yaklaşık 7 yıldır boş durumda, yapısal hasarları var, eğim sorunları mevcut, teknik problemler var ve risk altında görüldüğü için de kullanılamıyor. Camide betonarme elemanları çatlak durumda, demir donatılar korozyona uğramış ve yapısal büyüklük bozulmuş. Yapıda farklı genişliklerde ve şekillerde çatlaklar mevcut. Sonradan kadınlar mahfili eklenen yapının bodrum kısmında kolonlarda ve kirişlerde gelişmiş düzeyde kesme ve eğilme çatlakları gözlemleniyor. Bu çatlaklar nedeniyle kolon kiriş birleşim noktalarının oldukça zayıf durumda olduğu görüldü. Yapı mevcut durumda eğilmeye başlamış, bir tarafında 7 cm, bir tarafında 6 cm yatma meydana gelmiş. Tüm bunlarla beraber caminin kuzey doğusunda yer alan yamacın şev güvenlik sayısının statik ve sismik açıdan izin verilebilir sınır değerlerinin altında kaldığı, limit denge analizleri ışığında hesaplanmıştır.
Binde bir ihtimal bile olsa bu eseri kurtarmak istedik. Bu sebeple daha önceki raporları inceledik. Bu çalışmalara ilaveler gerektiğini gördük. Bizler deprem senaryolarını da göz önüne alarak analizler yaptık. Yapının özellikle zemininden kaynaklı büyük bir problemi var. Şevin yapı için büyük bir tehlike arz ettiğini ve olası bir depremde bu şevin hareketleneceği ortaya çıktı. Analizler sonucu olası bir depremde ilk olarak minaresi devriliyor. Bu olası senaryoda Ahmet Yakupoğlu'nun evinin de zarar görmesi de kuvvetli bir ihtimal.
“YAPININ SÖKÜLMESİ, ÇİNİLERİN ÇIKARILMASI VE CAMİNİN ASLINA UYGUN ŞEKİLDE YENİDEN YAPILMASI GEREKİYOR”
‘Güçlendirme ihtimali hiç mi yok’ diye çalışmalar yaptık ve uygulanabilecek dört ihtimale de odaklandık. İlk olarak zemini güçlendirmeyi ardından da yapıyı güçlendirmeyi düşündük. Burada zemini güçlendirmek için çok fazla seçeneğimiz yoktu. Titreşim veren aletlerle çalışma yapmamız gerekiyordu. Bu titreşim kaynaklarının verileri alındı ve yapıya müdahale etmeden zemini güçlendirmenin çok riskli olduğu anlaşıldı. İkinci olarak yapıyı askıya almayı ve zemini güçlendirme üzerine çalıştık. Yapının askıya alınması çalışmaları yapıda ilave ağırlıklar ortaya çıkaracak ve bu durum zemine ilave yükler getirecek.
Yapıyı güçlendirmek, daha sonra zemini güçlendirmeyi ele aldık. Yapının mevcut durumu incelendiğinde yapısal sorunların ve güvenlik açıklarının üst düzeyde olduğu görüldü. Bu nedenle yapının mevcut koşullar altında uzun vadede ayakta kalamayacağını gördük. Zeminin kötü durumda olması nedeniyle bu senaryonun da uygulanmaması uygun görüldü. Çünkü zemin iyileştirme olmadan yapı güçlendirme çalışmaları yeterli bir çözüm olmayacaktı.
Son aşamada yapının ve zeminin aynı anda güçlendirilmesini düşündük. Ama yapı ve zeminin aynı anda güçlendirilmesi, hem teknik açıdan zorlu bir süreç gerektiriyor hem de olası riskleri arttırıyor. Bu incelemelerden sonra üzülerek ve insan sağlığını da düşünerek ‘yapının kurtarılabilir neyi varsa kurtaralım’ diye düşündük. Üzülerek de olsa yapının sökülmesi, üzerinde bulunan çinilerin numaralandırılarak çıkarılması ve caminin aslına uygun şekilde yapılması gerekiyor.
Yapılan tüm değerlendirmeler sonucunda yapı ve zeminin hasarlı durumu nedeniyle, yapının büyük bir risk altında olduğu ve olası bir deprem anında göçme durumunun ortaya çıkacağı sonucuna varıldı. Yapının eğilmesi, yapısal hasarların yaygınlığı, zemin problemleri ve yapısal dayanıklılığın azalması, yapıyı güçlendirmenin mümkün olmadığı sonucuna varmamıza yol açmıştır. Bu bağlamda yapıyı güvende tutmak ve olası riskleri önlemek amacıyla yapıyı tümüyle sökmek ve zemin iyileştirme çalışmaları sonrasında aslına uygun olarak tekrar inşa etmek en uygun çözüm olarak kabul edilmiştir.
Konferansın ardından Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, sunduğu değerli bilgilerden dolayı Prof. Dr. Ferit Çakır’a teşekkür etti.