Prof. Dr. Kazım Uysal Orucun Hikmetleri Konulu Seminere Katıldı

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kâzım Uysal, Kütahya İl Müftülüğünün düzenlemiş olduğu moderatörlüğünü Kütahya İl Müftüsü Hüseyin Demirtaş’ın yaptığı Web Tv Buluşmaları programında Ramazan ayının ve orucun hikmetlerini anlattı.

Rektörümüz Prof. Dr. Kâzım Uysal, Orucun Hikmetleri konulu seminere konuk oldu.

Kütahya Müftülüğü tarafından düzenlenen etkinlikte, Kütahya İl Müftüsü Hüseyin Demirtaş’ın sunduğu programa konuk olan Prof. Dr. Kâzım Uysal, şunları söyledi:

Oruç sadece İslamın emri değildir, diğer semavi dinlerde de vardır

Oruç, insanlık tarihi boyunca var olan güçlü bir hakikattir. Özellikle tüm semavi dinlerde oruç vardır. İnsanlığın ve dinlerin genelde birleştiği bir hakikat, asılsız ve insan fıtratına zararlı olamaz. Tüm semavi dinlerde oruç ibadetinin olması gösteriyor ki yaratıcı (Allah) insanın oruç tutmasını istiyor. Bakmayın günümüzün zevki peşinde koşan maddeci insanlarına! İnsanlık tarihine bakıldığında oruç hakikatinin adeta tüm zamanlarda ve toplumlarda olduğunu görürüz.  

Gün geçtikçe orucun hikmetleri daha iyi anlaşılmaktadır. Şimdi oruç tutmanın hikmetlerini saymaya çalışalım. Önce manevi hikmetlerini sonra da maddi (sağlık açısından) hikmetlerini ele alalım.  

1. Oruç, nimetlerin Allah’tan olduğunu bildiğimizin ifadesidir.

Rabbimiz şu hadsiz feza âleminde sadece dünyayı hayat ve rızık üretimi için uygun şartlarda yaratmıştır. Dünya yüzünü bir nimet sofrası yapmış, insanı da başköşeye oturtmuştur. İnsanın sofrasına bakın, diğer canlıların sofralarına bakın! İnsanına pozitif ayrımcılık yapıldığı çok açık. Topraktan türlü türlü hububat, ağaçlardan çeşit çeşit meyveler, hayvanlardan envaı çeşit gıdalar ikram ediliyor.  Zehirli bir böceğin eli ile balı yiyor, elsiz bir böceğin eli ile ipeği giyiyoruz. Belli ki insanın saltanatı kendi kazanımı ile değildir. İnsan, hangi ilim ve kudretle dünyayı döndürebilir, güneşi doğdurup batırabilir, yağı ve proteini üretebilir? Bütün bunlar Allah’ın ikramıdır ve ihsanıdır. 

İşte oruç tutan bir kişi aslında şunu ifade ediyor. Rabbim bütün bu ikramlar ve ihsanlar sendendir. Nimet sendendir. Ben bunu biliyorum. Sen istersen yerim, istemezsen yemem. İşte ispatı. Müsaade ettiğin vakitlerde izin verdiğin gıdaları yiyorum. Yasak vakitlerde ve izin vermediğin gıdaları ise yemiyorum. Ben seni biliyor ve seviyorum. 

Allah’ın insandan istediği de zaten budur. Bizi test ediyor, bizi imtihan ediyor. Bizim O’nu bildiğimizi, bağlılığımızı ve sevdiğimizi ifade etmemizi istiyor. İşte oruç, insanın ‘Ya rabbi ben seni biliyorum, seni seviyorum ve sana tabiyim’ demesidir. Yoksa Cenab-ı Hakkın bizim ne orucumuza ne de diğer ibadetlerimize ihtiyacı vardır. Biz Allah’a bağlılığımızı ve itaatimizi ispat etmek için oruç tutuyoruz. O, emrettiği için oruç tutuyoruz. 

Ne güzel mana değil mi! İftar vakti tüm insanlar Allah’ın ‘buyurun’ demesini bekliyorlar. Sofra başında bekleyen misafirlerine Allah ‘buyurun!’ diyor (akşam ezanı ile). Yasak zamanda Rabbinin emrine uyarak yiyip içmeyen insan, müsaade edildiği vakit Rabbinin emri ile yiyip içiyor.  İşte bu hal büyük bir ibadettir ve Allah’a bağlılığın güçlü bir ifadesidir. İşte bu manayı ancak insan anlıyor ve tatbik edebiliyor. O halde oruç, insani bir görevdir.  

2. Oruç, şükrün vesilesidir. 

Nimetleri bize getiren insanlara belli bir ücret ödüyoruz. Eriğe ve kiraza verdiğimiz ücret gerçek fiyat değil ki! Ben, nimetlerin asıl sahibi ve vasıtalar arası ilişkiyi bankamatik misali ile açıklıyorum. Bankamatik sadece gönderilen parayı veren vasıtadır. Biz, zaten bunu bilir ve bankamatiğe teşekkür etmeyiz. Nimetleri aldığımız toprak, bitki ve hayvanlar da tıpkı bir bankamatik gibidirler. Sadece gönderileni bize ulaştıran vasıtalardır. Nimetlerin asıl sahibi bizi bilen ve seven sonsuz ilim ve kudret sahibi Allah’tır. Ben, toprak, bitki ve hayvan gibi bize nimet getiren vasıtalara ‘ikrammatik’ diyorum. Bu vasıtalar bizi bilmezler ve şefkat etmezler. Ancak ellerinden aldığımız nimetler gösteriyor ki perde arkasında bizi bilen ve bize şefkat eden birisi var. O da sistemi kuran, dünyayı hayat ve rızık için uygun hale getiren Allah’tır. 

Pazarlardaki nimetler için ödediğimiz para, sadece tarladan ve ağaçtan alıp bize getiren insanların emeğinin karşılığıdır. Nimetlerin gerçek fiyatı değildir. Nimetlerin asıl sahibi olan Allah’ın istediği fiyat sadece şükürdür. Nasıl ki pazardaki bir ürün, ücreti ödenmeden aşırılsa hırsızlık yapılmış olur. İnsanın Allah’ın istediği fiyatı vermeden (yani şükretmeden) yediği nimetler de öyledir. İnsanın nimetlerin kıymetini bilmesi ve şükretmesi ise nimetlere ihtiyacını hissetmekle olur. İşte oruç, nimetlere ihtiyacımızı hissettirir. Kuru bir parça ekmeğe ne kadar ihtiyacı olduğumuzu anlattırır. Rabbimiz de ikram ettiği nimetlere ihtiyacımızı hissettirmek ve şükrettirmek için belli zamanlarda oruç tutmamızı istiyor. Bu manada oruç aslında şükrün anahtarı hükmündedir. Asli vazifemiz olan verilen nimetlere şükür etmemizin vesilesidir.   

3. Oruç, sosyal hayat için çok önemlidir. 

İslamiyet tüm insanların insanca yaşamasını istiyor. Zenginlerin aç ve fakir insanlara yardım etmesini istiyor. Sadaka ve zekât gibi müesseselerle toplumlar arası uçurumların azalmasını istiyor. Hayatında hiç aç kalmamış bir insan yoksul ve aç insanların halini anlayamaz. Anlayamadığı için de yardım ihtiyacı hissetmez. İşte Rabbimiz yılın bir ayında herkese orucu emretmekle aslında zengin insanlara fakirlerin halini anlatmak istiyor. Oruç tutturmakla zenginlerde yardımlaşma, merhamet ve şefkat duygularını yeşertiyor. Fakirlere yardım ettirerek de fakir insanlarda zenginlere karşı olabilecek kin ve nefret duygularını söndürüyor. Toplumda tabakalar arası uçurumların azalmasını, yardımlaşmanın ve huzurun olmasını istiyor. Bunu tesis etmek için de yılın bir ayında insanların oruç tutmasını istiyor. 

4. Oruç, nefsi terbiye etmek içindir. 

Açlık ve hastalık görmemiş bir insan, acizliğini anlayamıyor. Benlik duyguları yeşeriyor ve kendine malik olduğunu zannediyor. Vücudunun ne kadar zevale maruz olduğunu düşünemiyor. Açlık ve hastalık görmemiş bir insan rabbine iltica etme ihtiyacı hissedemiyor. İşte rabbimiz yılın bir ayında oruç tutturmakla insanlara vücudunun ne kadar zayıf olduğunu ihsas ediyor. İnsanı bencillikten kurtarıyor ve rabbine iltica ettiriyor. Nefis ve duygularına esir olmaktan kurtarıyor.

5. Oruç, insanı ibadete sevk eder ve melekleştirir. 

İnsan hem hayvani hem de meleki özelliklere sahip çok yönlü bir canlıdır. Bazı insanlar hep hayvani duygularını yeşerttiğinden adeta hayvanlaşır. Toplumda meleki duygularını söndürmüş hayvanlaşmış çok insan vardır. Bu tip insanlar için rabbimiz ‘hayvanlardan daha aşağı’ ifadesini kullanır.  İnsan, meleki duygularını yeşertebilirse eşref-i mahlûk ve muhatap-ı ilahi derecesine çıkar. İşte rabbimiz insanı terbiye etmek, iyi duygularını inkişaf ettirmek için orucu emretmiş. Ramazan ayında oruç tutturmakla adeta insanları melekleştirmek istiyor. Diğer vakitlerde hayvani yönü ağır basan insanı yılın bir ayında melekleştiriyor. İnsanın meleklerin hayatı gibi yeme ve içmenin olmadığı, ibadetin yoğun olduğu bir dönem yaşamasını istiyor. 

6. Ramazan ve oruç, insana daha çok kazandırmak içindir.

Ramazan ayı ilahi bir bayramdır. İnsan için karlı bir pazardır. İnsanın yaptığı amellerin yeşermesi için ve çok sümbül vermesi için çok uygun bir zamandır. Rabbimiz şefkat ve merhameti gereği insana çok kazandırmak istiyor. Bir yapsın bin kazansın istiyor. Varsa günahı temizlensin istiyor. Bundan dolayı ramazan ayını ve orucu emretmiş. İnsanın Ramazan ayında oruçlu yaptığı ibadetlere çok sevap veriyor. Mesela Ramazan ayında okunan bir Fatiha’ya diğer aylarda okunanlardan çok daha fazla sevap yazıyor. Bu husus toprağa ekilen bir tohumun şartlara göre yeşermesi ve ürün vermesi gibidir. Mesela toprağa ekilen bir mısır tanesinin mısır bitkisi olup olmayacağı, kaç koçan vereceği ve ekilen bir taneden kaç tane olacağı tamamen şartlara bağlıdır (toprağın verimi, ekim zamanı vb). İşte ramazan ayı ibadetlerin yeşermesi ve sümbüllenmesi için çok uygun bir zamandır. Ramazanda insan bir yapıyor rabbim bin veriyor. Kadir gecesi ve Cuma gecelerinde daha çok veriyor. Bu durum tamamen rabbimizin şefkat ve merhametinden dolayı insana çok kazandırmak istemesinden kaynaklanıyor. Sonsuz ahiret hayatında lazım olacak her şey buradan götürüleceğine göre elbette kısacık bir hayatta böyle karlı bir ticarete ihtiyacımız vardır.

7. Oruç, insanın sağlıklı yaşaması içindir.

İbadetler emredildiği için yapılır, neticesi ise uhrevidir. Ancak her ibadetin mutlaka dünyevi faydaları da vardır. Şimdi oruç tutmanın insan sağlığı üzerine olumlu etkilerine kısaca bakalım. 

Oruç, insülin direncini artırarak şeker seviyesininin kontrol edilmesini teşvik Eder. Bilimsel çalışmalarla oruç tutmanın kan şekeri kontrolünü iyileştirebileceği ve özellikle diyabet riski taşıyan kişiler için faydalı olabileceği bulunmuştur. Tip 2 diyabetli hastalarda oruç tutmanın kan şekeri seviyelerini önemli ölçüde düşürebileceği bildirilmiştir. Gün aşırı veya haftada iki kez oruç tutmanın insülin direncini azaltmada kalori alımını sınırlamak kadar etkili olduğu ispatlanmıştır.

Oruç, inflamasyonu (iltihaplanma) olumlu Etkiler, sağlıklı bir metabolizmayı tetikler. Oruç, inflamasyon düzeylerini azaltmaya yardımcı olur. Oruç, inflamatuar mekanizma ile alakalı metabolit düzeylerini önemli ölçüde azaltır. Bir ay boyunca günde 12 saat yeme ve içme faaliyetlerine ara verme inflamasyonu önemli dercede azaltır. Fareler üzerinde yapılan bir araştırmada, oruç benzeri bir beslenme rejiminin inflamasyonu ve kronik inflamatuar bir durum olan multiple sklerozu (MS hastalığı olarak bilinen bir kronik sinir sistemi hastalığı) azalttığı tespit edilmiştir.

Oruç, kolesterol ve trigliserit düzeylerini etkileyerek kalp sağlığına katkıda bulunur. Tüm dünyadaki ölümlerin yaklaşık %32’si (birinci sırada) kalp hastalıkları nedeniyledir.  Kalp hastalıklarının tedavisinde en etkili yöntem ise beslenme alışkanlıklarının ve yaşam tarzının değiştirilmesidir. Oruç, diyabet ve koroner arter hastalıkları riskini önemli ölçüde düşürür. Gün aşırı bir şekilde sekiz hafta boyunca oruç tutmanın kandaki LDL kolesterol (kötü) ve trigliserit düzeylerini sırasıyla % 25 ve % 32 oranında düşürdüğü ispatlanmıştır. Bir başka çalışmada obez hastalarda üç hafta boyunca oruç tutmanın kan basıncını, trigliserit, toplam kolesterol ve "kötü" LDL kolesterol düzeylerinin önemli ölçüde azaldığı gösterilmiştir.

Oruç, beyin fonksiyonlarını artırır ve nöro-dejeneratif bozuklukları önler. Oruç, beyin sağlığını korumanın yanı sıra bilişsel işlevi geliştirir. Aralıklı aç bırakılan farelerin beyin fonksiyonlarının iyileştirdiği görülmüştür. Oruç, nörodejeneratif bozuklukları, alzheimer ve parkinson gibi hastalıkları önlemeye yardımcı olabilir.

Oruç, metabolizmayı hızlandırarak kilo vermeye yardımcı olur. Orucun kilo kaybını artıran nörotransmiter norepinefrin düzeylerini artırarak metabolizmayı hızlandırabileceği gösterilmiştir. Oruç, kas dokusunu korurken yağ dokuyu azaltmada kalori kısıtlamasından daha etkilidir (Zauner 2000. American Journal of Clinical Nutrition.71(6),1511-5; Varady 2011. Obesity Reviews. 12(7), e593-601).

Oruç, büyüme ve metabolizma için gerekli olan büyüme hormonu salgısını artırır. Oruç tutmanın insan büyüme hormonu (HGH) düzeylerini önemli ölçüde artırdığı gösterilmiştir. Bu sonuç aslında belli bir yaşa gelmiş çocuk ve gençlerin de oruç tutmasının faydalı olduğunu göstermektedir. Ebeveynler bazen şefkatini yanlış kullanıp büyüme dönemi bahanesiyle çocuklarına oruç tutturmayabiliyorlar. Bu durum aslında yanlıştır. Bilakis oruç tutan insanlarda büyüme hormonu salgı mekanizması uyarılmakta ve oruç tutmak büyüme ve gelişmeye olumlu katkı sağlamaktadır. 

Belli periyotlarda aç kalma canlının yaşlanmasını geciktirebilir ve ömrünü uzatabilir. Yapılan bilimsel çalışmalarda oruç rejimine benzeyen belli periyotlardaki açlığın hayat süresi üzerine olumlu katkı sağladığı tespit edilmiştir. Br çalışmada iki günde bir aç bırakılan fareler, aç bırakılmayan farelere göre %83 daha uzun yaşamışlardır. 

Oruç, kanseri önlemeye yardımcı olabilir ve kemoterapinin etkinliğini artırabilir. 2016 yılında tıp alanında Nobel ödülü kazanan Y. Ohsumi oruç tutmanın hücrelerde otofajiyi tetiklediğini ve bunun da hücresel yenilenme üzerine pozitif etki ettiğini ve bunun da yaşlanmayı geciktirdiğini bildirmiştir. Orucun kemoterapi ilaçlarının etkisini artırabileceği de rapor edilmiştir. Orucun kanser risk faktörlerini ve biyolojik metabolitlerini azaltabileceği de belirtilmiştir. Kısa süreli açlığın normal hücreleri korurken kanser hücrelerini kemoterapiye duyarlı hale getirdiği ve kök hücre üretimini teşvik ettiği bildirilmiştir. Farelerle yapılan bir çalışmasında ise gün aşırı aç bırakmanın tümör oluşumunu engellemeye yardımcı olduğu bildirilmiştir.

Görüldüğü gibi oruç tutmanın toplum hayatına faydalarının yanında insanın hem manasına hem de maddesine birçok faydası vardır. Allah hâkimdir. Yani hikmetli iş yapar. Oruç bizim faydamızadır. Bizim oruç tutmamıza Allah’ın ihtiyacı olmadığı gibi aç kalmamızdan da zevk almıyor. Ancak ilmi ve kudreti sonsuz yaratıcı insanoğlunun iyiliğini istiyor. İnsana birçok faydası olduğu için de oruç tutmamızı istiyor. Aynı zamanda orucu imtihan vesilesi olarak da kullanıyor. Emre itaat edenle isyan edeni ayırmak istiyor. Rabbim bizi kazananlardan etsin inşallah.  

En üst seviyede fayda sağlayacak oruç nasıl olmalıdır?

Burada akla şu soru gelebilir. Sadece aç kalmakla burada sayılan bütün faydalar görülebilir mi? Oruç rejimi uygulanan farelerde bile birçok fayda görüldüğüne göre insanın sadece belli sürelerde aç kalması sayılan tüm faydaları gösterir mi? İnsanın oruca benzer bazı dönemlerde aç kalmasının elbette bazı faydaları vardır. Ancak insanın terakki etmesi, çok sevap kazanması, rabbini razı etmesi için sadece mideyi aç bırakması yeterli değildir. İbadet niyeti ile yapılmışsa mutlaka sevabı vardır. Ancak bire on kar etmek nerede bire bin kar etmek nerede!  İşte daha çok kazanmak ve istifade etmek için tıpkı mide gibi diğer aza ve duygulara da oruç tutturulmalıdır. Mesela göze, kulağa hatta hayale de oruç tutturmakla mükemmel oruç tutmuş oluruz ve en yüksek kâr elde etmiş oluruz.  

Haberi Paylaş

Basın Yayın Halkla İlişkiler - 21 Nisan 2021, Çarşamba / 1271 defa okundu.

Etiketler : dpü, kütahya, dpü hisarcık meslek yüksekokulu,

Bu Kategorideki Diğer Haberler