DPÜ’de Çanakkale Zaferi’nden Çıkarmamız Gereken Dersler Konferansı

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi ve Kütahya Valiliği tarafından ortaklaşa düzenlenen, Prof. Dr. Esra Sarıkoyuncu Değerli’nin konuşmacı olarak katıldığı Çanakkale Zaferi’nden Çıkarmamız Gereken Dersler konulu konferans çevrim içi olarak gerçekleştirildi.

Üniversitemizde Çanakkale Zaferi'nden Çıkarmamız Gereken Dersler Konferansı düzenlendi.

Kütahya Valiliği ile ortaklaşa düzenlenen ve çevrim içi olarak gerçekleştirilen konferansa Rektörümüz Prof. Dr. Kâzım Uysal, rektör yardımcılarımız Prof. Dr. Mustafa Aydın, Prof. Dr. Hasan Göçmez, Prof. Dr. Muammer Gavas, Genel Sekreterimiz Prof. Dr. Atilla Batur'un yanı sıra akademik ve idari personelimiz katıldı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Rektörümüz Prof. Dr. Kâzım Uysal şunları söyledi:

Çanakkale Zaferimizin 105. seneidevriyesi. Savaşın başlamasının da 106. yılı. Çanakkale Savaşı milletimizin bir dönüm noktasıdır. Var olma yok olma mücadelesidir. Dünya tarihine damga vuran ve dünya tarihinde çok önemli olan bir savaştır. Milletimiz bu topraklar için seve seve canını feda edebileceğini göstermiştir. Çanakkale Savaşı kaybedilseydi, Anadolu istila edilecekti, bu topraklardan sürülecek,  belki de imha edilecektik. Hem sayı bakımından hem de teçhizat bakımından çok üstün olmalarına rağmen, neredeyse bütün dünya karşı tarafta olmasına rağmen, milletimiz iman gücüyle, azmiyle Çanakkale Savaşını kazanmıştır. 

Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e, bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, şu an hayatta olan gazilerimize de sağlık ve sıhhat temenni ediyorum. Bu konferansın verimli geçmesini de niyaz ediyorum.

PROF. DR. DEĞERLİ: ÇANAKKALE SAVUNMASI TÜRK TARİHİ İÇİN BİR ŞEREFTİR

Konferansta konuşmacı olarak yer alan Prof. Dr. Esra Sarıkoyuncu Değerli şunları söyledi:

Tarih:18 Mart 1915. Çanakkale Boğazı geçilirse, bütün İslam âleminin ümidi ve kalesi olan dünya incisi şehir İstanbul düşecek, böylece İtilaf kuvvetlerine Rusya’ya giden yol açılmış olacaktır. Bu kadar da değil, bu şekilde Süveyş Kanalı ve Hint Yolu üzerindeki bütün engeller bertaraf edilecek, Endonezya’dan Cebelitarık Boğazına kadar uzayan çok geniş bir coğrafya üzerindeki Müslüman halkın ümidi kırılmış olacaktı. Ezan seslerinin yerini çan sesleri alacaktı.

Çanakkale’de yaşamak isteyen bir irade ile insanı köleleştirmek isteyen bir kin çarpıştı. Çanakkale savunması, hakkın kaba kuvvete, vatan, millet ve bayrak sevgisinin emperyalizme, bağımsız yaşamaya inanmışların bozgunculara karşı verdikleri mücadeledir. Çanakkale savunması, imanın, idealin, cesaretin; fenne, çeliğe, yumruğa, silaha karşı koyuşudur. Karadan, denizden, havadan, teknolojinin her türlü vasıtaları ile hücum eden düşmana, Türkler göğüsleri ile karşılık vermişlerdir.

İngiliz’in mağrur alnı Seddülbahir kayalıklarına çarparak eğildi. İngiliz’in yenilmez donanması, 215 okkalık mermiyi taşıyarak namluya süren Ahmet oğlu Seyit Onbaşı'nın azmi ile ezildi. Çanakkale savunması ile sadece Türk'ün gururu kurtarılmadı. Kurtulan bütün ezilenlerin gururudur. İslam âleminin öne eğilen alını bu zaferle ışıklandı. Çanakkale savunması, Türk tarihi için bir şereftir. Onun sayesinde Türkler, Balkan Harbinin yaslarını ve gözyaşlarını sildiler.

"TÜRK MİLLETİ ÇANAKKALE'DE MUSTAFA KEMAL'İ TANIMIŞTIR"

Çanakkale savunması, aynı zamanda Türk milleti için bir destandır. Bu destanın heyecanı ve şevki içinde Türk Milleti Kurtuluş Savaşına katıldı. Faruk Nafiz Çamlıbel’in ifadesiyle Çanakkale, Mustafa Kemal’in milletle yüz yüze ilk görüştüğü yerdir.

Sultan II Abdülhamit de, Çanakkale zaferinin ardından ‘‘Düşman tasını tarağını toplayıp, askerinin yarısını denize, yarısını gemilerine dökerek çekip gitti. Bu büyük zaferi Mustafa Kemal adında bir miralay kazanmış. Allah, devletine hizmet edenlerden razı olsun… Çanakkale'de İngiltere ve Fransa gibi iki büyük devletin ordusunu ve donanmasını durdurdu, yüzgeri ettirdi ya, bana lâzım olan odur. Muvaffakiyeti için dua ettim” sözleriyle Mustafa Kemal’i övmüştür. Albay Mustafa Kemal de emperyalistler için; “Kaçtılar ve yalnızca konserve kutusu bıraktılar” diyecektir. 

Türk Milleti, Çanakkale’de Arıburnu ve Anafartalar çarpışmaları ile Mustafa Kemal’i tanımıştır. Tabii Mustafa Kemal de ulusunu, orada tanımış ve güvenmiştir. Nitekim Mustafa Kemal Atatürk “Ben, 1919 yılı Mayıs’ı içinde Samsun’a çıktığım gün elimde, maddî hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk milletinin soyluluğundan doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevî bir kuvvet vardı. İşte ben bu ulusal kuvvete, bu Türk milletine güvenerek işe başladım. Ben Türk ufuklarından bir gün kesinlikle bir güneş doğacağına, bunun sıcaklık ve kuvvetinin bizi ısıtacağına, bundan bize bir güç çıkacağına o kadar emindim ki, bunu âdeta gözlerimle görüyordum” demiştir. 

Onun içindir ki, Milli Mücadele’de Mustafa Kemal Paşa, ‘Ya İstiklal Ya ölüm’ parolası ile Türk Milletinin başına geçmiştir. Çanakkale savunması, milli hayatımız için mucizevi bir kaynaktır. Çanakkale tabyalarında Anadolu’nun doğulusu, batılısı, güneylisi, kuzeylisi İstanbullu aydınlarla aynı idealler için vuruştular. Süngübayırı tepelerinde köylülerle, okumuşlar saf tutup birlikte namaz kıldılar. Türk Milleti olarak Çanakkale konusunda şimdiye değin ihmal edilmiş, yerine getirilmemiş pek çok görevlerimiz vardır. Biz bu vazifelerimizi icra ettiğimiz oranda gerçek manada zaferi idrak etmeye, kutlamaya hakkımız olacaktır. Şehitlerimizin ruhu ancak o zaman huzura kavuşacaktır.

PROF. DR. DEĞERLİ ÇANAKKALE İÇİN YAPILMASI GEREKENLERİ SIRALADI

Yapılması gerekenlerin belli-başlılarını şöyle sıralayabiliriz:

1. Çanakkale Muharebeleri ve sonuçları siyasi, askeri, sosyal ve ekonomik açılardan bir bütün olarak ele alınıp milli tarih bakış açısı içinde yeniden yazılmalıdır. Bu şekilde bir tarihin tespitinde tarihçi, sosyolog, askeri tarih uzmanı birlikte çalışacaktır.

Böylece Çanakkale savunmasındaki insan tipini, hangi iman yoğurmuş, hangi değer hükümleri birbirine perçinlemiş ve hangi müstesna güzellikler ona ruh, iman aşılamış ve istiklal aşkı kazandırmış olduğu ortaya çıkacaktır. Bu savunma kahramanlık sahneleriyle doludur.

2. Bugün Çanakkale Zaferi'nin 106. yıldönümünü kutluyoruz. Ama ne yazık ki hala şehitlerimizin isimlerini bilmiyoruz. Bırakınız isimlerini sayı olarak bile tam tespiti yapılmış değildir. Rakamlar, muhtelif kaynaklara göre farklı farklıdır. Vatanı için, toprağa düşmüş insanına, şehidine sahip çıkmayan bir milletin istikbale güvenle bakması acaba mümkün müdür? Hâlbuki bu konuda yapabileceğimiz çok şey vardır. Öncelikle üniversitelere bu alanda büyük sorumluluk düşüyor. Yüksek lisans ve doktora çalışmalarında bu konulara yönlendirme olursa, zannediyoruz önemli mesafeler alınacaktır.

3. İl, ilçe, kasaba ve köy bazında şehit olanların isimlerini tespit ettikten sonra, isimleri yazılı abideler hazırlanmalı ve bunlar o beldede uygun yerlere dikilmelidir. Bu dile getirilen husus sadece Çanakkale şehitlerimizle sınırlı olmamalı, Balkan, I. Dünya, Milli Mücadele, Kore, Kıbrıs ve Güney Anadolu’da şehit olanları da içine almalıdır. Hatta bu topraklar için daha önce şehit olanları da kapsamalıdır.

4. Bir diğer eksiklik de konuyla ilgili film yapımına önem verilmemesidir. Bununla birlikte günümüzde az sayıda da olsa, Çanakkale Savaşları ile ilgili filmlerin çevrilmeye başlanması sevindirici bir gelişmedir. Ancak bu filmler yeterli değildir. Milli tarih şuurunun verilmesi açısından özellikle çocuklarımız için çok yararlı olacaktır.

"İNSANLIK TARİHİNDE HİÇBİR ZAFER ÇANAKKALE ZAFERİ KADAR PAHALIYA MAL OLMAMIŞTIR"

Prof. Dr. Değerli sözlerini şöyle tamamladı:

Yazacağımız şiirlerle, makalelerle, kitaplarla, çevrilecek film ve dikilecek abidelerle, şehit olanları tanıyabildiğimiz oranda, gençlerimiz, çocuklarımız vatanın korunmasında ve ulusumuzun ilerlemesinde daha azimli olacaktır. Ayrıca insanlık tarihinde hiçbir zafer Çanakkale Zaferi kadar pahalıya mal olmamıştır. Orada gök kubbeyi kendilerine türbe yaptığımız 250.000’in üzerinde şehit yatıyor. Hem de Hakkarili, Siirtli, Vanlı, Karslı, Bolulu, Edirneli, Adanalı, Antalyalı, Kütahyalı birlikte yan yana, koyun koyuna yatıyor. Türkiye’yi başta Kürt-Türk olmak üzere etnik yönden bölmek isteyenler, Çanakkale’ye gitsinler. Dumlupınar’a gitsinler. Orada yatanların isimlerine ve ülkemizin hangi kentinden olduklarına göz atsınlar.

Ülkemizin bütünlüğü açısından bunu her fırsatta, halkımıza yeni nesillere anlatalım. Hacı Bektaş Veli’nin de dediği gibi “Bir olalım, Diri olalım, İri olalım”. Bu duygu ve düşüncelerle Çanakkale Zaferi'nin 106. yıldönümünü kutlarken, tüm şehitlerimizi rahmet, şükran ve minnetle bir kez daha anıyoruz.

Haberi Paylaş

Basın Yayın Halkla İlişkiler - 18 Mart 2021, Perşembe / 918 defa okundu.

Etiketler : dpü, kütahya, dpü hisarcık meslek yüksekokulu,

Bu Kategorideki Diğer Haberler